Page 111 - Eylül 2019
P. 111
haber S ğlık
yaygın ve şiddetli hastalıkta ishal, ateş yüksekliği, halsizlik, karın ağrı-
sı ve genel durumda bozulma saptanabilir. Crohn hastalığı ise ülsera-
tif kolite göre daha karmaşık bir patolojidir. Gastrointestinal kanal-
da en çok ince barsağın sonuna ve kalın barsağın başlangıç yerine
yerleşir. Barsağın tüm tabakalarını etkiler. Atlamalı yerleşir ve gast-
rointestinal kanalın ağızdan anal kanala kadar herhangi bir bölgesi-
ne yerleşebilir. Sağ alt karında ağrı, kitle ve kansız ishal başlıca bul-
gularıdır. Ancak karın ağrısı ve zaman zaman kabızlık da mevcuttur.
İnfl amatuvar barsak hastalıkları sistemik hastalıklardır. Her iki hastalı-
ğın seyri esnasında mide barsak sistemi bulguları dışında cilt, göz veya
eklemleri ilgilendiren bulguları olabilir.”
100.000 KİŞİDEN 40 - 80’İNDE GÖRÜLÜYOR
İnfl amatuvar barsak hastalıklarının sıklığının coğrafi konum, etnik gruplar,
endüstrileşme ve beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak değişkenlikler göster-
diğinden bahseden Prof. Dr. Ahmet Tezel, hastalık hakkında veriler paylaştı:
“Genel olarak endüstrileşmiş, batı tipi beslenme alışkanlığı olan, yeterli güneş
ışığında yararlanamayan kuzey ülkelerinde, kent yaşamında ve belli etnik grup-
larda hastalık görülme sıklığı daha fazlayken güney ülkelerinde, kırsal yaşam
süren bireylerde ve taze sebze ve meyve yiyen, fi ber açısından zengin besle-
nen bireylerde daha az görülmektedir. Kuzey Amerika’da toplam görülme sık-
lığı 100.000 kişide 248, Avrupa için ise 100.000 kişide 505’tir. Ülkemizde ise
infl amatuvar barsak hastalığı sıklığını araştıran saha çalışması bulunamaması
büyük bir eksikliktir. Ancak ülkemizde azımsanmayacak sayıda hasta olduğuna
inanılmaktadır. Son yıllarda da bu sayı hızla artmaktadır. Epidemiyolojik çalış-
malar az olup veriler 3. basamak sağlık hizmeti veren hastanelere başvurula-
rın değerlendirilmesine dayanmaktadır. Bu veriler dikkate alındığında sıklığın
kabaca 100.000 kişide 40 – 80 arasında olduğu düşünülmektedir.”
ETKENLERİNDEN BİRİ GENETİK DİĞERİ ÇEVRESEL
İnfl amatuvar barsak hastalıklarının kesinlikle bulaşıcı olmadığı belirten Prof.
Dr. Ahmet Tezel, hastalık için risk oluşturan etkenlerden bahsetti: “Hastalığı oluş-
turan etkenlerden biri genetik faktörlerdir. İnfl amatuvar barsak hastalığı tanısı
konulan kişilerde yaklaşık yüzde 2-14 oranında, ailede başka bir birey de daha
bu hastalık bulunur. En kesin çevresel faktör ise sigaradır. Özellikle Crohn has-
talığının her aşamasında hastalığı ve tedavi başarısını olumsuz etkilemektedir.
Sigara kullanımı Crohn hastalığı için mutlak risk oluşturmaktadır. Kesin olma-
makla birlikte doğum kontrol hapları, çocukluk çağında antibiyotik kullanımı,
barsak bakterilerin çeşitliliğini azaltarak hem ülseratif kolit hem de Crohn hasta-
lığı için risk oluşturmaktadır. Bunlara ek olarak sağlıklı ve dengeli bir bağışıklık
sistemi için gerekli olan D vitamini eksikliğinin infl amatuvar barsak hastalığı ris-
kini artırdığı ileri sürülmektedir. Son olarak fi ber açısından fakir, rafi ne karbonhid-
rat ve doymuş yağlardan zengin Batı tipi diyet hastalık için risk oluşturmaktadır.”
Her iki infl amatuvar barsak hastalığının en sık genç erişkin yaş grubunda
görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Tezel, başarılı bir şekilde tedavi edil-
mezse hastalığın özürlülük yaratabileceğini, organ kayıplarına yol açabileceği-
ni belirtti: “Hastalarımız tedavinin süresinin belirsizliği, sonuçları, kullanılan
ilaçlara bağlı komplikasyon olasılığı, operasyon olasılığı, kolostomi (barsağın
çıkarılarak karın duvarına açılması), gebelik ve emzirme, çocuğunda hastalık
riski, kanser gelişmesi gibi konularda derin kaygılar içindedir. Bu hastalar akti-
vite dönemlerinde sık sık sağlık kurumlarına başvurmakta, hastaneye yatmak-
ta, tekrarlayan operasyonlar geçirmektedir. Ayrıca iş verimleri düşmekte, sos-
yal yaşamdan kopmakta, tatil yapamamakta, korkuları nedeniyle istemli olarak
çocuk sahibi olmamaktadırlar. Tüm bu sebepler sonucunda infl amatuvar bar-
sak hastalarının, özellikle ailelerinden ve yakın çevresinden yoğun sosyal des-
teğe gereksinimleri olmaktadır.”
2019 Eylül / 107